Es wurden 208 Produkte zu dem Suchbegriff yayinlari in 1 Shops gefunden:

Otuz üc sene millet ve devletim icin, memleketimin selameti icin calistim. Elimden geldigi kadar hizmet ettim. Hakimim Allah ve beni muhakeme edecek de Reslullahtir. Günün birinde umum bir harbin cikacagina hic süphe yoktu. Fakat bizim bu ise atilmamiz büyük bir cehalet ve tedbirsizlikti. Selametimiz tarafsiz kalmaktaydi. Sultan Abdülhamid Mesrutiyetle baslayan, 31 Mart ile devam eden ve tahttan azille son bulan calkantili bir devrin padisahi Sultan II. Abdülhamid. Istanbulda Yildiz Sarayinda baslayan, Selanikte Alatini Kösküne uzanan ve yine Istanbulda Beylerbeyi Sarayinda sona eren bir ömrün hikayesi... Osmanli Devletinin ve dahasi dünyanin talihini degistiren bu devrin en yakin sahitlerinden biri Sultan II. Abdülhamidin kizi Ayse Osmanoglu. Sultan olarak sarayda dogan, özenle yetistirilen, sonra ülkesinden kovulan, gurbette hayata tutunmaya calisan bir kadinin, unutulmasin diye yazdigi ve Türk milletine yadigar biraktigi hatiralari... Elinizdeki bu hatirat, Abdülhamidi sadece padisah olarak degil; bir ogul, es ve baba olarak okuyucuyla bulusturuyor. Unutulmus saray adetlerinden bayram sofralarina; Abdülhamidin kisisel yasamindan, döneme dair baska hicbir yerde bulunamayacak bilgilere yer veren eserde dedikodu ve rivayetler üzerinden aktarilan bir dönem, o zamanlari bizatihi yasamis birinin kalemiyle aydinlatiliyor. Osmanli Imparatorlugunun son dönemleriyle ilgilenen okurlar, hakikatin pesine düsen tarihciler ve tarihseveler icin bir basucu eseri

Bu dev eseri cevirirken yaklasik bin yil önce bircok bilginin günümüz tip bilgileri ile örtüstügüne sahit oldum. Bu örtüsmenin özellikle insan anatomisi ve organlarin fizyolojisinde daha belirgin oldugunun farkina vardim. Ancak su hususu unutmamak gerekir; Günümüzde bile birkac sene önce dogrulugundan süphe edilmeyen ve altin standart sayilan bazi bilgi ve tedavi yöntemlerinin seneler gectikce biz hekimler bunlarin yanlis olduguna sahit olmaktayiz. Bu nedenle Ibn-i Sinanin bin yil önce yazdi- gi El-Kanun Fit-Tibb kitabinda gecen her bilginin dogru oldugunu kabul edip modern tip imkanlarini bir tarafa atmak dogru bir yaklasim olamaz. Bu kitapta gecen anatomi fizyoloji hastalik ve tedavi ile ilgili bilgilerin elbette bilimsel degeri vardir. Ancak esas olan kitabin tarihi degeridir.

Kalbimiz nicin bu kadar cabuk kiriliyor Duydugumuz acilar aslinda neyin isareti ve nasil yorumlanmali Kalbimizin hassas ve savunmasiz yaratilmis olmasi arinma yolculugumuzun bir parcasi olabilir mi Her an mutlu olmak gercekci bir beklenti degilse aci ve istiraba bakisimiz nasil oldugunda icimizdeki bosluk hissi anlamla dolar Dünya capinda konferanslari milyonlar tarafindan takip edilen Yasmin Mogahed, Iyilestir Kalbini adli yeni kitabinda bizi kalbimizle yüzlestirip ruhumuza dogru bir yolculuga cikariyor ve icimizde hissettigimiz boslugun nedenleri üzerinde duruyor. Insani üzen, bosluga düsüren asil nedenin, hayatimizin ve kalbimizin merkezine Allahin sevgisini yerlestirmememiz oldugunu anlatan Mogahed, önceliklerimizi yaradilis gercegimize uygun hale getirdigimizde acilacak yollari, icinden gectigimiz imtihanlardan selim bir kalple cikabilmemiz icin hatirda tutmamiz gerekenleri paylasiyor. Duygusal ve ruhsal iyilik icin bir rehber niteliginde olan Iyilestir Kalbini, icimizdeki bosluk hissini dolduracak kaynaklari, insanlik icin apacik bir rehber olan Kuran ayetlerinden ve Peygamberimizin hayatindan örneklerle sunuyor.

Sorularla Alevilik adli bu calismamiz benzerlerinden farkli bir anlama sahiptir. Farkliligi, kullanilan dilin sade, anlasilir olmasi ve sorularin-cevaplarin somut ve ayni zamanda derinlikli olmasidir. Konuyla ilgili insanlarin kafalarindaki celiskilere cözüm niteliginde aciklamalar var. Yine günlük yasam icerisinde gelisen diyaloglarda, ortaya cikan sorular ve bu sorulara tarihsel, inancsal, toplumsal faktörler ele alinarak verilen bütünlüklü ve öz cevaplar var. Bazi ideolojik ve mezhebi saplantilari olan, tarihsel ve toplumsal gercekligimizi kabul etmeyen, ön yargili kimseler icin verdigimiz cevaplarin anlasilmayacak olmasi, bizler acisindan anlasilir bir durumdur. Bizlerin bu calismayla amacladigi; inancsal, tarihsel, siyasal, toplumsal etkileri de hesaba katarak Alevilik ve Alevilerle ilgili temel sorulara verdigimiz cevaplarin bilinmesidir. Bu cevaplarda inanc gercekligimiz, felsefemiz, kültürümüz, tarihimiz, yasam bicimimiz ve sorunlara cözüm önerilerimiz var. Bizler bu calismada var olan, yasanan geleneksel Aleviligi anlatmaya cabaladik; kendi kafamiza göre hayali ve hayatta karsiligi olmayan bir Aleviligi degil. Bu inanci yasayanlara, yasama arayisinda olanlara; Ask ile.

Iki tür merhamet vardir. Biri -iradesiz ve duygusal olani- baska bir insanin acisini icsellestirmek gibi aci bir deneyimden olabildigince hizla kurtulmak icin yüregin sabirsizlanmasidir. Bu gercek bir acima, aci cekenle ayni seyleri hissetme olmayip kisinin kendisini baska birinin acisina karsi korumasidir. Digeri ise duygusal degil yaraticidir ve gecerli olan sadece budur. Kisi, duygularinin bilincindedir; aci cekenin yaninda durmaya kararli olarak gücü tükenene kadar, hatta gücünü zorlayarak aciya sabirla katlanir. Psikolojik bir roman olan Sabirsiz Yürekte Zweig, Freudun psikanaliz teorisinden yararlanmistir. Yazar bu kitapta merhamet duygularinin insani nerelere sürükleyebilecegini derin bir anlayisla serimler. Anton Hofmiller dikkatsizligi nedeniyle bir gafta bulundugu engelli kiz karsisinda utanma ve acima duygulariyla karsi karsiya kalir. Bu olaydan sonra kiza yardimci olmaya karar verir, onunla ilgilenmeye baslar, bu sürec hic de bekledigi gibi gitmez, vicdaninin yarattigi acima duygusunun güdümünde hareket eden Hofmiller kendini korkunc catismalar arasinda bulur.

Biliyorum sana giden yollar kapali Üstelik sen de hicbir zaman sevmedin beni Ne kadar yakin ve arada ucurum; Insanlar, evler, aramizda duvarlar gibi Uyandim uyandim, hep seni düsündüm Yalniz seni, yalniz senin gözlerini Sevda Sözleri, Cemal Süreyanin ögrencilik yillarinda baslayan ve ölümüne kadar devam eden siir hayatinda yayimladigi tüm eserlerin yani sira, dergilerde ve mektuplarda kalmis, bazisi adsiz ve yarim birakilmis siirleri de bir araya getiriyor

Gazi Mustafa Kemalin gelecekle ilgili söyledikleri bir vasiyetten, bir dilekten cok öte, vatanini ve milletini her seyin üstünde seven ve düsünen, ileri görüslü bir devlet adaminin olmazsa olmazlaridir. Asirlar boyu bir sülalenin kulu haline getirilmis, sadece savas sirasinda hatirlanmis, her türlü cileye katlanmis, yoksul ve imkanlari olmayan Anadolu halkinin gecmiste yasadigi acilari gelecekte bir daha yasamamasi icin söylenen sözlerdir. Özellikle de Imparatorlugun cöküsü ile mali ve ekonomik sikintilarin baslamasindan sonra halkin günlük yasamini yönlendiren softalarin, devlet idaresinde de sariklilarin bir daha ülkenin kaderinde rol almalarina, cag disi zihniyetin bir daha devletin tepe noktalarina gelmelerine engel olunmasi icin söylenen sözlerdir. Mustafa Kemal Atatürk bütün bu gerceklerin isigi altinda laiklik ilkesini, kurdugu devletin temel tasi haline getirirken ülkesi insanina uygarligin da yolunu acmistir. Bu yolda ne sözde din adamlarinin ögüt ve tavsiyelerine, ne de Allahin yerdeki gölgesi oldugunu iddia edenlere yer vardir. Bu yol ilmin ve bilimin tükenmez isiklari ile aydinlatilmis, Türk ulusunu uygar ülkeler seviyesine cikaracak olan yoldur. Bu kitapta okuyacaklariniz tarih boyunca hicbir asker, hicbir devlet adami ve hicbir kahraman icin yazilmamis ve söylenmemis sözlerdir. Hele bu sözler savas alaninda maglup edilmis olanlarin temsilcileri tarafindan söylenmis ve kaleme alinmissa, yazilanlarin degeri cok daha yücedir.

Erik Jan Zürcherin 1800lerden bu yana Türkiye tarihini özgün bir modernlesme süreci olarak ele alan bu kitabi, Avrupa ve ABDnin belli basli üniversitelerinde ders kitabi olarak okutuluyor. Daha önce Türkiye Cumhuriyetinin kurulus dönemiyle ilgili önemli arastirmalara imza atan, Amsterdam ve Nijmegen üniversiteleri ögretim üyesi olan, Uluslararasi Sosyal Tarih Enstitüsü Türkiye Bölümü baskanligi da yapan Prof. Zürcher, Türkiyedeki modernlesme sorunsalinin bütün boyutlarini bir ders kitabindan beklenemeyecek bir vukufla, derinlikli teshislerle ve sade bir anlatimla ele aliyor. Bu örnek calismanin gözden gecirilmis yeni baskisinda yetkin bir tarihcinin sundugu farkli bilgiler ve taze bir yaklasimla karsilasacaksiniz. Eser, oldukca kapsamli ve derinlikli, dolambacsiz anlatimiyla, siyas olaylara oldugu kadar toplumsal ve ekonomik tarihe ve düsünce akimlarina egiliyor. - William Hale Londra Üniversitesi Sarkiyat Okulu Mükemmel yazimiyla dikkati ceken bu güzel calisma, Türkiye arastirmalari alaninda benzersiz bir perspektif sunuyor. Dönemi ele alisi hayli canli tartismalara yol acacak olan bu kitap, Türkiye tarih yazimina uzun zamandan beri egemen olan egilimlerin ciddi bicimde düzeltilmesi ihtiyacini da ortaya koyuyor. - Donald Quataert New York State University, Binghamton

Dupduru, yer yer hüzünlü, yer yer coskulu ama hep cagildayan, insana kendini iyi hissettiren bir anlatim... Olanca isiltilariyla ilginc karakterler... Acinin mizahla harmanlanisi... Üc kusak boyunca anlatilan, sonunda mutlaka kapanacak olan bir hesap... Ilmek ilmek dokunmus, sürprizlerle dolu bir olay örgüsü... Cagdas bir ask hikayesi olarak da nitelendirilebilecek olan Efsun, Selahattin Demirtasin artik iyice demini almis edebiyatciliginin son ürünü. Es ist eine klare, manchmal traurige, manchmal enthusiastische, aber immer sprudelnde Wohlfühl-Erzählung... Interessante Charaktere mit all ihrem Funkeln... Schmerz mit Humor verbinden...

Türkiye Cumhuriyeti seyhler, dervisler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz; en dogru, en hakiki tarikat, tarikat-i medeniyedir; medeniyetin emir ve talep ettigini yapmak, insan olmak icin kafidir... -Mustafa Kemal Atatürk -Yil 2002. Dr. Necip Hablemitoglu, Türkiye Cumhuriyeti, seyhler, dervisler, müritler ve meczuplar memleketi olma yolunda, devrimlerden dönüs sürecinin sancilarini yasiyor... diyerek endiselerini dile getiriyor, bulgularini ortaya koyuyor Yeni binyilin seyhlerinin, dervislerinin, müritlerinin ve meczuplarinin amaclarinin da degistigi gözlemleniyor. Artik amac, bir seriat devleti kurmak degil. Seriat, iktidari, parayi, her türlü gücü ele gecirmenin sadece simgesel, kliselesmis adi. Mürtecilik yani gericilik de artik salt dinsel anlamda kullanilmiyor. Bunlara karsi olmak, onaylamamak artik yetmiyor... Her gercek kamu görevlisinin magdur olma pahasina, elini tasin altina koymasi; devletimizin, tam bagimsizligimizin gelecegi acisindan inisiyatif kullanirken caninin yanmasini, bedel ödemesini göze almasi gerekiyor. Ben Türküm ve baska Türkiye yok diyerek yola cikmis ve bunun bedelini caniyla ödemis gercek bir aydin olan Necip Hablemitoglu, Köstebek kitabinda irtica tehdidini, devlet kademelerindeki örgütlenmelerini kuskuya yer birakmadan begelerle ispatliyor. Die Republik Türkei kann nicht das Land der Scheiche, Derwische, Jünger und verwirrte sein, in Wahrheit, der Orden der Wahrheit, der Orden der Zivilisation Die Zivilisation bestimmt und äussert ihre Wünsche, es genügt einfach nur Mensch zu sein -Mustafa Kemal Atatürk-

Üzerine yazmak istedigim atmosfer, birkac yil önce annemle gittigimiz Meksika seyahatinde ortaya cikmisti. Bizi havaalanina götürmek icin kiralanmis olan otobüsle ilgili bir karisiklik olmustu ve otobüs bizi tuhaf bir otelin pembe karolu avlusuna birakmisti. Hoparlörlerden Albinoninin Adagiosu duyuluyor ve üzerimize bir seyler yagiyordu, havaya baktigimizda kül oldugunu anlamistik. Elif Batumanin Budalasi ergenlik ile yetiskinlik, ask ile cinsellik ve konusmak ile yazmak arasinda duran bir günes saati adeta; gölgenin ne yana düsecegi ise muazzam bir muamma. Harvarddaki ilk senesinde genc bir kadin, adi Selin, aylak aylak dolasiyor kampüste. Ilk kez gördügü e-posta, icemedigi birkac sise bira, klasik edebiyatiyla Rusca, arkadaslari Ivan ve Svetlana... Nasil duruyor hepsi bir arada Selin binbir kültür arasinda dolasip farkliliklari ve ayniliklari, sacmaliklari ve akla yatkinliklari anlatiyor. Imgelerle dolu masalsi diliyle, derin bir duygusallikla, entelektüel mizahiyla... Ani ile kurmacanin arasina gerilmis ince bir ip Budala ve Elif Batuman bu ipin üzerinde ustalikla yürüyor.

Kalbini Ne Kadar Koruyabilirsin Yillar boyunca, Kuzey Carolina kiyisinda sessiz bir kasaba olan Barkley Coveda Bataklik Kizi ile ilgili söylentiler dolasmaktadir. O yüzden 1969un sonlarinda, yakisikli Chase Andrews ölü bulundugunda kasaba halki, hemen Bataklik Kizi dedikleri Kya Clarktan süphelenir. Ancak Kya onlarin anlattiklari gibi biri degildir. Hassas ve zeki olan Kya yillardir, evi olan bataklikta martilarla arkadas olmus, kumdan dersler alarak tek basina hayatta kalmistir. Yillar sonra Kyanin, dokunulmak ve sevilmek istedigi dönem gelir. Kyanin vahsi güzelligi, kasabadan iki genc adamin ilgisini cekince Kya, kendini yeni bir hayata acar, ta ki akla gelmeyecek bir sey olana kadar. Barbara Kingslover ve Karen Russell hayranlari icin mükemmel bir roman olan Kyanin Sarki Söyledigi Yer, ayni anda hem dogal dünyaya nefis bir övgü hem buruk bir büyüme cagi hikayesi hem de muhtemel bir cinayetin sasirtici hikayesi. Owens bize, bir zamanlar oldugumuz cocugun, bizi sonsuza dek sekillendirdigini ve hepimizin, doganin, güzel ve vahsi sirlarina tabi oldugumuzu hatirlatiyor. Owens bu kitapta, Kuzey Carolina sahilinin issiz bataklik arazilerini, terk edilmis bir cocugun gözleriyle inceliyor. Ve kendi izolasyonunun icerisinde bu cocuk, gözlerimizi, onun özel dünyasinin gizli harikalarina -ve tehlikelerine- acmamizi sagliyor. The New York Times Book Review Barbara Kingsolveri hatirlatiyor. Entertainment Weekly Kyanin, insan iliskilerine güvenmeyi ögrenmesinin acikli hikayesi, acimasiz gercekleri ortaya cikaran sürükleyici bir cinayet gizemiyle birlestirilmis. Hayret verici bir baslangic. People Magazine Bu kitabi ne kadar sevdigimi ifade edecek sözleri bulamiyorum bile Bu hikayenin bitmesini istemedim Reese Witherspoon Owensin muhtesem romani, hem bir büyümTe cagi hikayesi hem de ilgi cekici bir dedektiflik hikayesi. Real Simple Yeni Güney Romani... Lirik bir baslangic. Southern Living Harika bir baslangic romani. Owens gizemini, muhtesem, lirik bir düzyazi ile aktariyor. Olaganüstü bir basari, azimli, inandirici ve tam zamaninda. Alexandra Fuller Dont Lets Go to the Dogs Tonightin yazari

Avcilik ve toplayicilikla baslayan; Mezopotamyadan Roma uygarligina, Rönesanstan Tanzimata, Hacli Seferlerinden Ikinci Dünya Savasina, Japonyadan Amerikaya uzanan 100 bin yillik uzun bir yolculugun kisa tarihi bu... Tarih Öncesinden bugüne imparatorluklarin yükselisi ve cöküsü, dünya siyasetine yön veren olaylar, kisiler, savaslar ve fikirler... Batinin ve Dogunun tarihteki dönüm noktalari ve birbirlerine etkileri... Osmanli ve Türk tarihiyle baglantili hadiselerin öncesi ve sonrasina genel bir bakis... Bu kitapla; ilk uygarliklarin dogusuna ve insanoglunun dünyaya yayilip hükmetmesine sahitlik edeceksiniz. Tarihsel caglar arasinda seyahat edip Cografi Kesiflerle Yeni Dünyayi kesfedecek ve kitalar arasinda dolasacaksiniz. Rönesansla fikirlerin bir uctan bir uca yayilisina tanik olacak, Sezardan Fatih Sultan Mehmede, dünya düzenini degistiren imparatorlara eslik edeceksiniz. Kades Antlasmasindan iki büyük dünya savasina ve ardindan Soguk Savasa kadar uzanan sürecte savaslar ve devrimlerle dünyanin sürekli degisen düzenine taniklik edip önemli antlasmalara imza atacaksiniz. Evet; yazinin icadindan günümüze kadar gecen bu uzun soluklu sürecte kitalar ve yüzyillar arasinda sicramali bir yolculuk sizleri bekliyor Ali Cimenin kaleminden dünyamizin kisa tarihi. Bu kitabi bitirdiginizde, genel dünya tarihine iliskin cevapsiz sorunuz kalmayacak

Malcolm Xin hikayesi, sadece bir sahsin veya bir ailenin degil, tüm Siyahlarin, hatta Siyahlara yaptiklari ile hala gündemden cikmayan bir yönetimin kücük ölcekli ama derinlikli bir hikayesidir. Bazilarinin SAmerikayi titreten adam, bazilarinin SAmerikada bir isyan cikarabilecek veya bir isyani bastirabilecek tek adam dedikleri bir büyük mücadele adaminin ibretlerle ve acilarla dolu bu hikayesi, engellenemeyen bir özgürlük savasinin, ne pahasina olursa olsun hakikate ulasma yoluna adanmis yenilmez bir iradenin, insanlik onurunun, insan dirayet ve haysiyetinin hikayesidir... Bu hikaye ayni zamanda, yeryüzünün her bölgesinde yaptiklari ile tüm insanligin Syüz karasi haline gelmis, buna ragmen kendi tarihindeki ve kendi vicdanindaki Skarayi görmeden, vatandaslarindan bir kisminin Skaraligina takmis süper paranoyak bir gücün, köle ticaretinden bu yana yaptiklarindan hic pisman olmadiginin ve basina gelenlerden hic ders almadiginin iceriden yapilmis gözlemlere dayali bir belgesidir. Ölenin degil, öldürenin kaybettigi bir hikaye bu. Sehitlerin öldükten sonra da destansi hikayeleriyle mücadeleye devam ettiklerini gösteren bu kitap, bizi önemli bir insanla tanistiriyor; cünkü Malcolmü anlamak, insanligi anlamaktir.